Değmeyecek Kadınla Olursanız Testosteronunuzu Feda Edersiniz!

Değmeyecek Kadınla Olmanız Yaşam Enerjinizi Tüketir.

Yapılan araştırmalara göre evlilik ve uzun süreli ilişki testosteronunuzu düşürmektedir [Ref]. Bu anlaşılabilir bir şeydir. Bir kadına bağlandıktan sonra genellikle uyum sağlarsınız. Evrimsel adaptasyon sonucunda cinsel üreme probleminizi çözdüğünüzü düşünürsünüz ve testosteronunuz düşer.

Testosteron sadece üreme başarısında değil, hiyerarşiyi anlama ve yorumlamasında da etkilidir [Ref]. Erkeğin yakıtıdır. Hareketleri, arzusu, libidosu, rekabet algısı, mücadele gücü, hırsı buradan gelir. Bir erkeğin ne olursa olsun “özellikle erken yaşlarda” testosteronunu azaltacak her türlü engelden uzaklaşması gerekir. Spor yapmamak, aşırı alkol, sağlıksız beslenme ve uzun süreli ilişki en büyük etkenlerdir.

Uzun Süreli İlişki Yaşamayalım mı?

Burada uzun süreli ilişkiye şerh koymak istiyorum çünkü önemli olan doğru fayda/maliyet analizini yapmaktır. Bunu anlattığım bir reels videoma baya tepki gelmişti ama altı üstü 20 saniyelik bir videoydu. Maalesef biz 20 saniyelik video üzerinden söylenmeyenleri yanlış anlamaya çok müsaidiz. Sorulardan biriyse şuydu:

Madem öyle hiç eşimiz olmasın mı? Hep tek gecelik mi takılalım.

Devam etmeden önce bunun da hatalı olduğunu açıklamak gerekir. Devamlı farklı kadınlarda sizi strese sokar. Bir dopamin bağımlılığı ve bağlanma problemi yaşatır. Yani anti-sosyal bir kişiliğe sahip olmaya başlarsınız. Artan stres de kortizol seviyesinizi değiştirebilir. Hayattaki başarılarınızı kadınlar üzerinden puanlamaya başlarsınız. 20li yaşlarda güzel olabilir fakat 30lu yaşlarda kadınlar size “neye sahipsin?” diye sormaya başlar. Sadece serseriliğinizi satamazsınız. Tabii tam tersi de kötüdür. Yalnız erkeklerin özgüvenleri düşer, incellerden bunu devamlı duyabilirsiniz. Ortalama bir erkekseniz ve uzun süre bir kadınla olmazsanız ilk bulduğunuz kadına bağımlılık geliştirirsiniz ve %50 olan boşanma/ayrılık istatistiklerine deneyimsizliğiniz yüzünden katkıda bulunursunuz. Şimdi devam edelim:

Burada bir erkek olarak hayatınızın hangi döneminde olduğunuz önemlidir. Testosteronunuzun en yüksek olduğu 20lerde uzun süreli ilişki yaşamanız yakıtınızın daha çabuk tükenmesine neden olur. O yaşlarda ağırlık kaldırıp, iyi bir statü elde edebilecekken vücudunuza “ben üreme problemimi çözdüm” sinyalini gönderirsiniz. Bu şekilde evlenip 30ların başında yağlanmış ve hatta çökmüş bir çok erkek görüyorum. Hatta evli çiftlere bakın 35 yaşında erkekler çoktan 50 yaşında gösteriyorlar. Bunun nedeni size verilmiş olan hayat enerjiniz olan testosteronun azalmasıdır.

Kaldı ki son 100 senede testosteronumuzun ciddi azaldığını hatırlatmama gerek yok, bunun üzerine bir de siz düşürecek hamleler yaparsanız geriye pek bir şey kalmaz ve 20lerinizde başarısız olursunuz [Ref].

İlişkim En İyisi Olacak Yanılgısı

Tabii insan olduğumuz için ilişkilerimizin en iyisi olacağı hayalini kuruyoruz. Realitede ise evliliklerin %50si bitiyor, 20lerdeki ilişkilerin çoğunluğu kadınlar nedeniyle sona eriyor. Çoğu çift toksik ilişkiler yaşıyor.

Bu şartlarda ilişki yaşamanız için çok ciddi gerekçeleriniz olmalıdır. Çoğu erkek bunun farkında olmadığı için otomatik olarak duygusal yatırım yapmaması gereken kırmızı bayraklı kadınlara yatırım yapar ve oyunu kaybeder. Üstüne bir de ayrılık acısı yaşayarak hayatının en verimli dönemlerinden 6 ay – 1 sene kaybeder.

Gerçi ben yaşanan ayrılık acısının da kötü olduğunu düşünmüyorum çünkü sizin için dönüm noktası oluyor ve oradan sonra sıfırlanarak hayatınızı tekrardan inşa edebiliyorsunuz.

Aile, Toplum, Testosteron

Geçmişte ataerkil sistemin yararlarından biri düşünüldüğü gibi kadınları zorla eve kapatmak değil, sorun yaratabilecek başıboş erkekleri dizginlemekti. Hatta bizde bile böyle atasözleri vardır. Erkeğin aile sahibi olduktan sonra durulacağı söylenir.

Tabii ki uzun süreli ilişkiye girebilir veya evlenmeyi tercih edebilirsiniz. Aile toplumun temelidir ama unutmayın, kadınların evlilikte hemen hemen kaybettiği hiçbir şey yoktur. Sizden beklentileri de yüksek testosteronun sağladığı maskülenlik (fiziksel ve zihinsel), statü ve sağlayıcılıktır. Eğer evlenmeden önce bunları elde edememişseniz sonrasında elde ihtimaliniz de testosteronunuzun düşmesi nedeniyle azalacaktır.

Kadınlar yapıları itibariyle de ikircikli bir doğaya sahiptir. Evet maskülen bir erkeği isterler fakat Dr. David Buss’ın (Arzunun Evrimi) kitabında da bahsettiği gibi kadınlar ilk 4-5 sene içinde eşinin kendi huysuzluklarını tolere etmesini beklerler. Bunu ilişkiye yapılan yatırım olarak algılarlar. Bunun aşırısı erkeğin betaize olması anlamına gelir. Esas problemse erkeğin alfalık niteliklerini tamamen kaybetmesidir, bu durumda da terk edilirler. Yani ilişki içinde de kadının sizi devamlı test edeceğini ve istediği gibi biri olduğunuzda da size arzu duymayacağını unutmayın. Denge önemlidir.

Özetle yaşam yakıtınızı feda edebileceğiniz bir kadın için bunu yapmanızdır. Seçeceğiniz eşinizle testosteronunuz azalacaktır fakat takasta kazanacağınız nitelikler olmalıdır. Eğer bu fedakarlığınıza karşı kazancınız sadece cinsellikse evlenmeyin. Emin olun kısa süre içinde o da bitecek.

WordPress üzerinden takip edin. Makaleye oy vermeyi unutmayın. İsterseniz sponsorumuz olabilirsiniz.